Tanrım sanma ki inanmıyorum sana İnancım sonsuz varlığına İçten inanmış olmalıyım ki sana Muhatapsız dile gelmeyen kalemim bugün Tanrım diye sesleniyor Edepsizlikte sanma sakın Yorgunluğumun çıkmazlarımın sana dile gelişidir Tanrım! Bu aralar içimde bitmez tükenmez bir kasırga Yüreğim hangi kapıya uğrasa içi dökük çökük Acıların sesiz sesi kulağımı sağır ediyor Penceresiz bir ev gibiyim nefes alışlarım yorgun
Devamını Okuyun →Ya sonra! Anlat dinliyorum En derin susuşlarla dinliyorum seni kelimelerin canını acıtmaya gerek yok Sen anlat! Ben İsa değilim ölmüş bir cana kalk diyemem Haykırmaktan yorulmuş bir sese konuş diyemem Giden bir ömrü geri isteyemem Ben Züleyha değilim.. Aydınlığı unutmuş bir karanlığa güneşi ısmarla yamam Rüzgarı tersine çeviremem Ben Süleyman değilim Sen anlat dinliyorum! Örülmüş
Devamını Okuyun →Oysa bir bakışın tüm uğultuları sustururdu Nefesin ilk nef’in hazzı misali diriltirdi yokluğumdaki varlığını Gülüşün anlamsız telaşlara rest çekerdi Cennetin rengi gibi bişeydin.. Ey Firdevs nuruyla bezenmiş şiir gözlü yar hangi cehennemin acısıyla cennetimi elimden aldın Sensizliğe takılan benliğimin yok oluşun üstüne düşüşüne şahitsin Evet varlığımın yok oluşu; Adem’in varlıktan yokluğa cennetten dünyaya düşüşü gibi
Devamını Okuyun →