İnsan , sosyal bir varlık olup bulunduğu ortama şekil veren veya o ortamdan etkilenerek kendine şekil verebilen büyük bir güç ve iradeye sahiptir.
Hayatımızı bir aynaya benzettiğimizde aynaya bakarsak kendimizi görürüz ama aynanın arka kısmını çizersek bir daha ki aynaya bakışımızda, aynanın arkasında ne olduğunu da görebiliriz ama kendimizi göremeyiz.
Hayat, aynaya benzer ama aynanın arka yüzüdür asıl bizi biz yapan çünkü; gerçekler bizim içimizdedir. Ne zaman ki kendi yanlışlarımızı kabul edersek o zaman kendimiz ve yaptıklarımız arasında ikilemde kalmayız.İkilemden kurtulmanın tek bir yolu vardır oda; eğitim ve kendi kusurunu kabullenmeyi bilmekten geçer.
Hayata geldiğinizde belli bir yaştan sonra okumanız gerekir okula gidersiniz sonra okullar gezersiniz 15 veya 20 yılınızı okul, kitap ve sınavlara harcarsınız sonunda belli bir süre farkında olmadan öğrenmek için öğrenmiş ama öğrete bilmek için öğrenemediğinizin farkına varırsınız.Sanki; bir döngü içindesinizdir …
Bu süre zarfında elbet bir yerlere gelirsiniz ama mühim olan öğrendiklerinizi, öğrete bilmek değil midir?
Siz bir ilim deryası olsanız ve kimsenin gönlüne akmazsanız en sonunda o derya kendi gönlünüzden dışarı akmadığı için durur ve duran bir derya kokar ve yosun tutar . İlmin yanına insaniyetlik konulunca! O ilim deryası kokmaktan kurtulur ve geleceğe umut testileri taşır o deryanın suyundan nice nesiller …
Bazen bir ilim öğretme, bazen bir tebessüm etme , bazen bir ekmek parçası paylaşma , bazen de bir selam nice insanları mutlu eder yeter ki etrafınıza bakın ve sizin için aynanın arka yüzünü temizlemeye çalışan arkanızı toplayıp sizin için dua eden insanları görmeye çalışın!
İlim yuvaları günümüzde ÜNÜVERSİTELER olduğu için : 18 Kasım 2012 Tarihinde
ODTÜ ÜNÜVERSİTESİNDE AVUCUMUZDAKİ KELEBEK
Adlı Seminerinden Alınan
GERÇEK BİR HİKAYE PAYLAŞMAK İSTERİM SİZLERE :
”SEMİNERDE Kİ ANLATICI: AHMET ŞERİF İZGÖREN ”
Final sınavı geldiği zaman öğrenciler gelip soruyorlar:
Hocam bilmem ne kitabından soracak mısınız?
Ben projektör görmüş tavşan gibi kalıyorum …
‘Allah aşkına arkadaşlarına söyleme .’Diyorum.
Bu Allah , Allah diye gidiyor, herkeste kitabın fotokopisi .
Kollarının altı kitap fotokopisi doldu, sonra çalıştılar çalıştılar geldiler .
Sınavı hazırlamak; benim 6 ayımı ald .
Sınav 5 dakika sürdü!
Benim 6 ay üzerimde düşündüğüm sınav; ya bunu sorayim mı? Bumu şumu falan,hep düşünüyordum.
Sınavda toplam 5 soru sordum.
Sadece iki tanesini söylicem sizlere : Organizasyonunun bütününü görebilme diye bir madde var.İşletme Fonksiyonları , Argev ,Finans , İnsan kaynakları pazarlamalar vb.
Kesin sorucam ona göre dedim .
Hepsi ezberlemişler !
Sınav günü geldi .
Soru şu : Soruyu büyük bir dikkatle okuyun, (kalın harflerle yazıyor) birazdan soracağım soruyla sizin gerçekten büyük herhangi bir şeyin bütününü görüp , göremediğinizi ölçeceğim ona göre diye kocaman yazdım. ( İngilizce yapılıyor sınavlar .)
SORU : JENNİFERIN BABASININ 5 KIZI VARDIR,
A ) LALA
B) LULU
C) LELE
D) LİLİ
E)…….
Mantık sırasını sakın kaçırmayın dedim .Babanın mantık sistemini sakın kaçırmayın ve 5. kızın adını E şıkkına yazın.
Bir kaç öğrenci, JENNİFER YAZMIŞ! Soruda diyor ki ; JENNİFER’ın babasının 5 kızı vardır.
Çocukların hepsi ya bu’ YA LOLO DUR YA LÖLÖ DÜR …
Sınavdan sonra bizimkilerden biri geldi bir çocuk geldi : çok çakal bir tip!
Hoca bu nasıl bir sınav ya herkes onu konuşuyor ben tebriye geldim !
Sen ne yaptın?
Hocam o kadar saf değiliz!
dedim ; 2. soruyu ne yaptın?
Döndü İngilizcede ‘Ö’ harfi yok LOLO olacak değil mi hocam?
Gülerek; LOLO dedim evet !
- Soru 50 PUANLIK SORU
FİNAL SINAVINI DÜŞÜNÜN VE 50 PUANLIK BİR SORU DÜŞÜNÜN
İletişim sorusu, Kesin soracağım dedim. kitapları okumuşlar ezberlemişler ; alıcı varmış, verici , mesajlar kotlanıp gidiyormuş geliyormuş , dürtü, ikilem, güdü müdür ezberletmişler.
İletişim sorusu şu ; 5 yıldır bu okulda öğrencisiniz !
5 yıldır sınıflarımızı temizleyen,
benim her sabah kapıda gördüğüm müstahdem bir kadın var
ADI VE SOYADI NI BOŞLUKTA DOLDURUN‘demişim.
SOYADINI YAZMANIZA HİÇ GEREK YOK SADECE ADINI YAZIN YETER NOKTA.
Sınıf Şok!
Biri elini kaldırdı: Hocam ben yanlış mı anladım ?
Nedir?
Yani şimdi o kadının adı Hatice ise şuanda ben buraya HATİCE yazarsam , final sınavını mı geçiyorum?
Bak dedim ne kadar basit :Yaz Hatice’yi geç sınıfını.
Dışarı çıktım: İçerden konuşmalar geliyor .
Beyler kadının adı ne?
Beyler kadın?
Arkadaşlar lütfen ama 50 Puan ya!
Arkadaşlar Kimse mi Bilmiyor?
Beyler kağıtları bir gösterin bakalım!
Ben dışarıda duyuyorum bütün konuşmaları.
Kaldırdılar kağıtları kimsenin kağıdında kadının adı yok .
Beyler hocaların Adını biliyorsunuz!
Kızların adını biliyorsunuz beyler!
Konuşmalar kesildi ben girdim içeri ;bitirenler versin dedim .
Zaten 5 dakikada bitti sınav.
Verdiler kağıtları.
Sınıftaki : Ukraynalı Çinli Türk,Kıbrıs Türkü hiç kimse o kadının adını bilmiyor .
Tek bir öğrenci; ne yazmış kağıda biliyor musunuz?
Hem de beni ikaz ettiler bu çocukla ilgili hocam :şöyle adam olmaz şöyle kavgacı!
Kağıda ne yazmış biliyor musunuz:
Battı balık yan gider! (Ben biraz şaşırarak devam ettim. )
Türkçe, hocam benim ingilizcem şimdi anlatacaklarıma yetmez ben o yüzden Türkçe yazıyorum .Not vermeyeceğinizi biliyorum. ( Çünkü: Yönetmeliğe göre Türkçe yazdığı an sıfır isterse cevabı doğru yazsın sıfır.)
Hocam : Önce size çok bozuldum . Niye biliyor musunuz: Ne sorsanız iletişim ile ilgili benim cepler dolu şuanda, ne sorsanız çıkarıp yazacaktım .
Ben İngilizcenin ’ İ ‘sini bilmem .
İngilizce eğitim veren bir koleji bitirmiş , İngilizce eğitim veren bir Üniversiteyi bitiriyor , hiç bir ingilizi anlam seyrettiğim filimlerin hiç birini anlamam.
Sınavdan önce sorarım; bu herif ne sorar ?
10 -15 yıldır.
Söylerler çizerim onları koyarım ceplerime sınavda da çizerim sonra atarım çöpe ve giderim .
Ve devam ediyor: Hocam önce sana çok bozuldum; sınıfta kalıyorum.
Hocam son bir şey fark ettim ; hocalardan hangisinin adını sor yazarım.
Memleketini ,futbol takımını sor yazarım çünkü ; çıkar ilişkim var . Diyor.
Hocam ben o kadını 8 yıldır görüyorum, bir kere suratına bakmadım!
Ben öyle bir adammışım ki; çıkar ilişkim yoksa insanların suratına bakmıyormuşum!
Hocam sana bir söz, demiş.
Bu sınavdan çıkınca 2 ay daha buradayım.
Gider gitmez o hanımın ismini öğrenip 2 ay gözlerinin içine bakarak ; adını söyleyerek günaydın, iyi akşamlar diyeceğim! Hocam sınıfta kalıyorum ama sağolasın; Demiş,
Yönetmeliğe göre, not veremezsiniz zaten cevabı da bilmiyor .
50 üzerinden 50 aldı ve sınıfını geçti.
Ben kadının adını sormadım! O öğrenmesini istediğim şeyi öğrenmiş.
İki gün sonra O hanım geldi odama ! Çıkardı bir teneke Helyin Peyniri koydu masamın üzerine !
Onun maaşından en fazla o Helyin Peynir parası artar zaten.
Hoca dedi ben sana bir şey için teşekkür edeceğim.Nedir?
Öğrencilerin hiç biri benim varlığımın farkında değildir.
Ben hep kapının orada olurum şurda burda…
Siz dedi; benim adımı sınavda son sınıflara sormuşsunuz hocam .
Hazırlıklar 1’ler 2’ler herkes öğrenmiş ;2 gündür ‘dedi içeri giren çıkan bütün öğrenciler gözlerime bakıyorlar; adımı söyleyerek iyi akşamlar ve günaydın diyorlar.
Hocam ben hiç kendimi bu kadar insan hissetmemiştim ‘diye cevap verdi.
Okuduğunuz kitaplar veya girdiğiniz sınavlar sizlere çok şeyler öğretebilir ama
İnsaniyetliği; kitaplarda veya sınavlarda bulamazsınız.
Bu yaşanan hikayeden herkes kendine bir pay çıkarması umudu ve ümidi ile yazdım .
Kendinize hiç sordunuz mu?
Her sabah okulun önünde bekleyen bay ve bayan görevlileri görmüşsünüzdür.
Hiç; Günaydın dediniz mi?
Okul servislerini kullandığımızda 50 kuruş toplayan hanımefendiyi görmüşsünüzdür.
Hiç; ismini söyleyerek; abla kolay geldin .
Dediniz mi?
Cevabınız hayırsa: Halen; okuldaki görevlileri tanımıyorsanız şimdi tam zamanı .
Unutmayın siz insaniyetliğinizi kaybetmediğiniz sürece ,insansınız !
Hatırıma gelmişken söylemek isterim:
Öğrencilerin bana bir tebessümü yorgunluğumu alır benim derdi ‘birisi ,bana. Sizinde ,tebessüm etmeniz dileği ile saygılarımla…