Oldum olası genel-geçer bir şey söyleyemedim. Söylenebilir bir şeye vakıf olabilecek miyim hiç, o da meçhul elbet ve elbet buna rağmen neden yazıyor olduğumu da açıklamam uygun olur.
Kendimden yola çıkarak oluşturduğum bu kelime dizilimleri, aslında hem kendim için birer kontrol noktası hem de okuyucu için, yeni/olası bakış açısı niteliği taşımakta. Gürültünün ortasından ekrana yansıyan her kelime için eşit özeni gösteremesem de bilin isterim ki, “ne demek malları diğer depoya taşıdık ya” sesleri arasında elimden geleni yapıyorum(kapital dünyaya sıkışanlara selam olsun!).
Lafı dolandırmamak gibi bir derdi olmayan kalemin önünde, demagojinin uzak sahillerinde ağırlamayı düşündüm okuyanı. Bir yerlerden, gireceğim konuya şöyle bir göz atıp, biraz süzüp, oturtup karşıma saatlerce konuşup, evren kabul ederse önümde canlandırmayı düşündüm.
Düşündüm de düşündüm ve sonunda, konudan sapa sapa buraya kadar geldim. İfade edebilmenin, başlangıçların, devam eden süreçlerin anlatımı ve tarihe geçirilmesi kendi kendine buralara serpiliverdi.
İyi mi ettim bilemedim.
Kayıtsız ve şartsız, afiyet olması dileğiyle.
Genel geçer bir şey söylemek için kuvvetle muhtemel bilimsel bir veri sunmak gerekir, ki o da bir sonraki veriye kadar geçerli olur. Her insanın dünya üzerinde söyleyebileceği sözleri muhakkak ki vardır ama bu söyleyecekleri illa bilimsel, genel – geçer olmasına gerek yok tabii.
Kapitalizm muhabbetine gelince, bir sosyalist olmasına karşın üzerine baskısı yapılıp dünya üzerinde en fazla satılmış olan (hala daha satılıyor) “Che Guevara” tişörtlerini unutma, derim. Kapital düzen Che gibi bir sosyalist devrimcinin tişörtünü bastırıp ne paralar kaldırdı… Derdin kapitalizmle değil daha az, ihtiyacın kadar tüketmekte olsun.
Son olarak… Anahtar kelimelere felsefe, eklemek doğru olmamış, zira felsefece düşünüşün olduğunu sanmıyorum bu yazında.
Umarım güzel yazılarınla bizleri buluşturup, yeni ufukları aralamamıza vesile olursun. Esen kal…
Dostum selamlar,
Üslup sebebiyle bir şeyleri dikte etmemek adına yazmış bulunduğum söz öbeklerinin, ne anlama geldiğini açıklamaya çabaladığın için teşekkür ediyorum. Olmayan derdimin olmayan muhattabını belirttiğin ve felsefi konuların sınırlarını belirtebildiğin(?) için de teşekkür ederim -felsefe demeyelim de boş laf diyelim o halde, hatta anahtar kelimelerini de düzelttim-
Saygısızlık olarak görmemen yegane dileğimdir. Lakin yazanın dili kadar, okuyanın ufku, o anki anlama niyeti de mühimdir bu mevzularda. Anladığın kadarından rahatsız olduğunu ama bana bir şans daha verdiğini görüyorum. Umarım daha pek çok kereler bu şansı verebilirsin.
Nazik dileklerin için de teşekkür eder(tekrar tekrar) gözlerinden öperim.
Yazdıklarına kati surette boş şeyler, demedim… Felsefi konuların sınırlarını da belirtmedim zira ele aldığın yazıda felsefi bir problem görmedim yalnızca.
Kesinlikle öyle ama “anlama niyeti” değil de “anlak ya da anlama yetisi” demek daha doğru olur zannımca.
Estağfurullah rahatsız olsam sekmeyi kapatır hiç okumazdım.
Son olarak, size yorum yapma tenezzülünde bulunmuş ve hiç tanımadığınız birine “gözlerinden öperim” demek, hiç hoş değil. Mesafe önemli. İyi çalışmalar…
Layığını ve haddini belirtme inceliğini de göstermediğin için yazımı öksüzlerin arasına almıştım oysa.
Felsefi bir konu görüp görememene ilişkin söyleyebileceklerim bir önceki cevabımda mevcuttur.
Anlak ya da anlama yetisi yerine, bakış açısını o ana göre şekillendiren, art niyet de içermeyen “anlama niyeti” tabirinde ısrar etmeyi tercih ediyorum.
Son olarak da “teneezzül” etmene gerek yok. Neden beni aşağı gördüğünü ve bunu belirtme ihtiyacı içerisine girdiğini anlayabilmiş değilim.
Eskiden çok uzun zamanda katedilen yollar vardı ve mesafeler mühimdi. Geçerliliğini yitirdiği bir alemden selam ederim tekrar.
ve tekrar tekrar teşekkür ederim.
Yazdığın “Yazabilmek Adına” adlı yazında felsefi problem / işlediğin felsefi konu nedir peki onu açımlar mısın?
Neden beğenine veya yargılarına uygun olmak durumunda olduğunu izah edebilirsen elbette.
Zira felsefi konular belirli ve kalıplaşmış değildir. Ha illa al bunu bir kalıba koy diyorsan, platonun idealar dünyasındaki ideal ifade biçimine ulaşma çabasının tartışması diyebilirsin.
Bu, ben biliyorum anlat durumunu anlatamadım, anlayamıyorum.