Kaşıkçı elmasının hikayesini bilirsiniz…
1699 yılında İstanbulda Eğrikapı çöplüğünde dolaşan baldırı çıplak takımından bir adam yuvarlak taş bulur.Bir yaymacı kaşıkçıya giderek üç tahta kaşığa değişir. Kaşıkçı götürür, bu taşı bir kuyumcuya 10 akçaya satar. Kuyumcu taşı arkadaşlarından birine gösterir; kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca beriki sus payı ister. Aralarında kavga çıkar. Mesele Kuyumcubaşıya akseder. Kuyumcubaşı kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır. Fakat bu sefer de olayı sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa duyar, taşı kendisi için satın almaya hazırlanırken, mesele Padişaha akseder. Saraya getirilir.
Ben bir baldır çıplak, dolaşırken aşkın sokaklarında bir elmas bulmuşum ama farkında bile değil.Gözlerim ne bilsin elmas mı görmüş sanki hayatında.Taş sanmışım, yine bulurum, daha güzelini bulurum sanmışım. Toymuşum, körmüşüm…
Hayat birgün bir yerde herkese bi şans verir…sen ya kaybedensin ya da kazanan.Gözlerin aramaz ise elması bulduğunda da anlamazsın.
Ben bir baldırı çıplak aşkın sokaklarında..
Peki ya sen?
Ne bulduğunu bilmeyen bir baldır çıplak mısın?
Bulduğuna sahip çıkamayan kuyumcu mu?
Taşın değerini bilen padişah mı?