Ben bir psikolog, ilişki uzmanı veya yaşam koçu değilim, sadece kendi duygu ve düşüncelerimi sepette kalan molozları dökmeye geldim.
Ben hayatta her zaman ilişkilere çok değer verdim. Bu anne baba ilişkisi, doğa ilişkisi, arkadaş ilişkisi, hepsini anlamaya öğrenmeye çalıştım. Sahipsiz davranmak yerine kucağıma almayı tercih ettim. Ama gereksiz fazlalığın fazlalaştığı bu dönemde bazı değerleri kaybettiğimizi gördüm. En büyük sorun “almak” kavramını bu benliğimize yerleştirememek oldu. Abartılı davranışlarla bunu iyice yedik bitirdik. Almak kavramını unutarak teşekkür etmeyi, özür dilemeyi unuttuk. Güzel de unuttuk. Zamanı değiştirdik, biz yaptık bunu. Mutluluğumuzu pazarlamayı muazzam öğrendik.
Bugün sosyal medyada çok sık denk geliyorum, adam kapısının önüne kamyonla güller döküyor. Doğa çiçekleri sen egonu tatmin et diye verdi zaten. Sevgi dilini değiştirdik. Mutluluğumu nasıl ekran başında pazarlayabilirim diye doğru yürüdük. Bir başka örnek, bütün insanların gözü önünde evlilik teklifi etmek, “Aaaa, acaba bana nerede, hangi restoranda veya hangi teknede evlenme teklifi edecek?” diye gece uyku uyumayanlarınız var.
Sizler aldığınız sevgi ile kendinizi gerçekleştirmeye başlarsınız. Aldığımız yaralar, başımıza dökülen o kaynar sular, boğazımızdaki o kocaman düğümler, sırtımızdaki bıçaklar yazarken bile içim daralsa da bir gerçek ver; hepsi size çiçekli bahçelerde yürümek için bir yol sunuyor. Sadece tabağınıza koyulanları ne kadar gördüğünüze bağlı. Büyümeyi anlayabilmek.
İlişkilerde yetişkin olabilmeyi kavramak, kahraman aramamak. Hiç kimse sizin kahramanınız olmamalı, siz kendi kahramanınızı içinde yaratacak kadar büyümeyi, olgunlaşmayı ve bilgeliği seçmelisiniz. Bağımlı olmayı değil, mutluluğunuzu bağımlı ve gösteriş çerçevesine sığdırmayı değil, özünüze yol vermeyi bilmelisiniz.
Bağımlı ilişki gözümün önüne gelince aklıma direk soba geliyor. Çok güzelyanan bir soba düşünün. Tek bir odada kapılar kapalı. Kömür attıkça atıyoruz. Biraz daha, biraz daha. Normal olarak sıcaktan yandığımız o odada başlıyoruz soyunmaya. Bunalıyoruz, sıcaktan terliyoruz, enerjimiz bitiyor. Biten enerji bizi yorgun düşürüyor. Aksi olsa daha kararında kömür atalım sobaya, odanın kapısını da açalım, genişce ısınsın. Sobanın gözüne de birkaç patates 🙂 Hahah, sobalı evde büyüyenler iyi anlar beni. Ne oluyor biliyor musunuz? Yan odalara da sıcaklık yayılıyor. Yani ilişkilerde de çok vermek, çok almak kavramını buna benzetiyorum ben. Durmak, nefes almak.
Çoğumuz o kadar zeki olduk ki kendimizce. Yok efendim, o yazmadan yazma. Yok, o iki kere arasın, sen on dakika bekle. Arkadaşlar, çocuk musunuz? Neden büyümek yerine beyninize atari oynatıyorsunuz? Neden? Ah, hata yapsa da terk etsem, sizi besleyen yolların adresini kurnazlığınıza oyuncak etmekten başka yapılan hiçbir şey yok. Ve üzerinize elbise gibi giyindiğiniz tutumlarınız ilişkilerinize o kadar zarar veriyor ki.
Hizmet etmek; en önemli hizmet beynimize yaptığımız hizmettir. En özel temizlik burada başlar. Yaralarımızı açık etmeyi seviyoruz, geçmişimizden kopamadığımız durumlarda yeni birini tanıma çabasına girerek ona şiddet uygulamayı seviyoruz ve zihnimizde büyüttüğümüz tek çocuk bu: geçmiş. Başkasının karşısında iliklediğiniz ceketin düğmesini aynada kendinize ilikleyemiyorsunuz. Çeşidin bol olduğu dönemde bütün değerlerinize ceket ilikleyeceğinize, kendinizi, benliğinizi, ilişkinizi koruyacağınıza çeşitlerin arasından kilotlu çorap çıkarıyorsunuz. O beni sevsin, bu beni beğensin, bana çiçek alsın, bla bla kamyonlarla 🙂 Ya seni bir gül de mutlu edemiyor mu? Ya da bir dokunuş. Önüne bir bardak çay koyması, başını omzuna koyması ve bunun fotoğrafını çekmenizin bile anlamı yok. Ne yetmiyor bize? En güzel sevgi değil mi bu?
Vermeyi bilmek, almayı anlamak ve geçinmeye gönüllü olmak.
Size sunulan bir alan vardır. O alandan şikayet etmek yerine orayı bahçeye çevirebilmek sizin elinizde. Kusurlarla güzeldir insan, kusurlarımızla güzeliz. Geçinmeye gönül olan insanda böyledir. Tuzu biberi de sevebilmek mesele. Yaşamak için ilişkilerimize enerji harcamaya, büyütmeye, geliştirmeye ihtiyacımız var. Hiç kimse akşam başını yastığa yalnız koymanın muazzam bir güzellik olduğundan gazel okumasın ki öyle bir şey yok. Arılar çiçeklerle, güneş gökyüzüyle, bizler de birbirimizle tamamlanıyoruz. Sağlıklı bir ilişki sizin geleceğinizin en güzel güneşidir. ANLAM KAZANIRSINIZ. Gönlü olmayanla değil, gönlünü taşıyabilenle siz var olursunuz. İlişkiler bir yolculuktur, bir otobüs yolculuğu. Koltukta tek başınıza giderken arkadan koşarak yanınıza oturabilecek insan olsun hayatınızda. Otobüse sizi koyup arkadan sadece el sallayan insanlar değil. Gönlü olsun, sizi sevmeye gönlü olsun, hayata eşlik etmeye.
Kaderimiz bir mutfakta ocağın üzerine koyulan yemek gibidir. Tencerenin dumanı kıymetlidir. Pişen yemeğin tadını dumanından anlarsınız. Yemek ekşidiği zaman en kral yemek bile çöp olmuştur. Kaderinizin en güzel dumanı hayat arkadaşınızla bütün halde olduğunuzda olacaktır.
Kaderinizi ekşitmeyin…
Ben bosuna hoslanmıyorum demekki bu kadından .Bir bildigim varmıs .
Kalite ..
Ne de güzel dökmüşsünüz satırlara , elinize sağlık 🌼
Çok güzel ifade etmişsin malisef yaşam tarzı bazılarına göre lüks bazılarına göre sade bravo güzel yazı lar ve konu dökmüşsün 🌻
Beni önce kendi sarmalayıp sonra sevgisinin kapısını açarak hissettiğim sıcaklığı büyüten kadının felsefesini, nasıl ve neler düşündüğünü anlayıp kendi hayatıma da uygulayabileceğim rehber gibi bir yazı olmuş. Hele ki böyle zamanlarda çok çok kıymetli, ellerine sağlık.
Ece Hanım çok güzel bir şekilde ifade etmiş bu cümleleri ile…
Maalesef şuan da herkes gösteriş peşinde ve kimse gerçek sevginin ne olduğunun farkında bile değil. Cümleleri okurken içim ısındı devamını bekliyoruz💗
Okadar güzel bir yazıki bu 👏🏻böyle güzel düşen böyle asil ruhların neslinin hala tükenmemiş olması ne güzel Ece hanım size zaten hayrandım şimdi bir kez daha hayran kaldım geniş bir pencereden hayata bakıyor olmanız ve bu yazıylada bir çok kişiye ışık tutmanız çok ama çok güzel 👏🏻👏🏻👏🏻
Gerçekten sevgi, ilişki ancak bu kadar güzel anlatılırdı.Malesef yeni jenerasyon gerçek sevgiden uzak ilişkiler yaşıyor ve o yüzden ilişkiler evlilikler çabuk tükeniyor.Tebrikler yazılarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyor olacağım.