“Evliliğin iyisi olur ama mükemmeli olmaz.” (La Bruyere)
Hani o bol bulup seçemediğin …Hiç bulamayıp sönmüş bir mumla aradığın… Bulup da kılı kırk yardığın eş seçimi konusunda esenlik dolu bir düşünce aktı alnıma 🙂
Bilirsin kimse mükemmel değil, bazıları sevgiden kaçar, bazıları yüksek dozda benimser, kimisi üzer, kimisi tahammül edemez, birisi yüksek seslidir, birisi kindar.. Milyarlarca hücreden oluşan DNA şiflerimiz neyi nasıl kodlandıysa öyle davranışlar sergiliyoruz. Elbette kendini yetiştirmeye çalışıp sevmediği huylarını törpüleyenleri istisna ediyorum bu yazıda.
Tam da bu kıvama gelmişken… Eş seçimi kıvamına… Ve kendini, huysuzluklarını, tüm eksik ve aksak yönlerini kabul etmişken hayatına almak istediğin insanın senin canını en az acıtan yönüyle hayatına alman evliliği biraz daha çekilir hale getirebilir. İnsanlar hep bir parçalarından eksik yaşarlar. Bu eksik olan parçalarından hangisi canını daha az acıtacaksa işte o doğru insan olabilir (her iki taraf içinde)…Sevgi, saygı, karakter, ince düşünce, insaniyet, merhamet, vicdan, iyilik, sorumluluk, aşk, sakin kalabilme, haddini aşabilme… Eksiktir biraz. Kimse hiçbir zaman mükemmel olmadı! Kendini yetiştirip yanlışından doğruyu kestirebiliyor ve bunu da hayatında uygulayabiliyorsa o zaman o eksikler yavaş yavaş tamamlanmaya başlar..
Evlilik ya da bir beraberlikle beliren öz kabul önemlidir, öz kabulden sonra belli aşamalar gelir, bunu fark edebilmek ve öz kabulün üzerine öz yetişme konusunda çaba sarf edebilmek insanı büyütür. Hayatın en değişik kararıdır başka bir dünya ile aynı evi aynı hayatı paylaşabilmek…
Oysa evlilik ev kurup o insanla aynı yatağa baş koymak değildir, evlilik öz kabulün başlangıcıdır. Öyle ki insan sevgiyi deneyimlediği ve her şeyi deneyimlediği bir diğer insanla (eş) öz yetişmeyi yaşayabilmek için güzel bir fırsat doğurur kendine. (Bu tecrübelere kendini açan insanlar için sarf ettim tüm bunları…)
Seviyorsanız durmayın evlenin, öz yetişin!
Gözde Doğan